Pages

Thursday, 29 August 2019

Tanilayici Dallanmis Agac Ornegi (Bilgisiayar Dersi-Bilgisyar Konusu)

Dallanmis Agac Ornegi -Bilgisayar Dersi -Kavram Haritasi -Ornek-         

Indir-Download

Generaton Of Computers-Classification Of Computers Based On Generation


CLASSIFICATION OF COMPUTERS
  Computer can be classified using different methods such as : classification  based on generation , size , types or how they function , degree of versatility (purpose) and make or manufacturer.
COMMON METHODS  USED IN CLASSIFICATION OF COMPUTERS
1       Classification based on generations
2       Classification based on types
3       Classification  based on size
4       Classification based on degree of versatility or purpose
5       Classification based on make ( manufacturer)
FIRST GENERATION COMPUTERS  (1940-1956)---(GROUP 1)
  • The first computers used vacuum tubes for circuitry and magnetic drums for memory.
  • They were often enormous and taking up entire room.
  • The UNIVAC and ENIAC computers are examples of first-generation computing devices.
·        The electronic Numerical Integrator And Computer (ENIAC)
·        ENIAC  was the first general purpose programmable computer.
SECOND GENERATION COMPUTERS (1956-1963)—(GROUP 2)
         Transistors replaced vacuum tubes and ushered in the second generation of computers.
        Second-generation computers moved from cryptic binary machine language to symbolic.
         High-level programming languages were also being developed at this time, such as early versions of COBOL and FORTRAN.
        These were also the first computers that stored their instructions in their memory.
THIRD GENERATION COMPUTERS(GROUP 3)
        The development of the integrated circuit was the hallmark of the third generation of computers.
        Transistors were miniaturized and placed on siliconchips.
        Allowed the device to run many different applications at one time.
        Generation of computers

FOURTH GENERATION COMPUTERS(1971-PRESENT)(GROUP 4)
·        The microprocessor brought the fourth generation of computers, as thousands of integrated circuits were built onto a single silicon chip.
·        From the central processing unit and memory to input/output controls—on a single chip.
·        Fourth generation computers also saw the development of the mouse and handheld  devices.
FIFTH GENERATION COMPUTERS  (PRESENT AND BEYOND)--(GROUP 5)
        Fifth generation computing devices, based on artificial intelligence.
        The use of parallel processing and superconductors is helping to make artificial intelligence a reality.
        The goal of fifth-generation computing is to develop devices that respond to natural language input and are capable of learning and self-organization. 
USEFUL INFORMATION
·        Prof. J. V. Atanasoff made the earliest attempt to build an electronic computer in 1937.
·        ENIAC was developed BY John Presper Eckert and John W. Mauchly.
        John von Neumann designed the Electronic Discrete Variable Automatic Computer (EDVAC)
        Random Access Memory (RAM) in 1945.
        Universal  Automatic Computer  (UNIVAC ) was designed in1951.
        Alan Turing designed the second early electronic machine for British Military in 1943 .
     
       To Download : https://drive.google.com/file/d/13kqxCH9Bg9Gc0Z7gIngqpUwf_Gyt5qFm/view?usp=sharing





Wednesday, 28 August 2019

Types Of Computers


Describe how a business selects which projects to work on when there are numerous projects that could be done.

       Develop a set of criteria against which the opportunity will be evaluated. These criteria will probably include both quantitative and qualitative factors. For example, if a pharmaceutical company is considering opportunities involving the development and introduction of several new products, it might evaluate each opportunity against the determined criteria such as; Alignment with company goals, Anticipated sales volume, increase in market share, Establishment of new markets, Anticipated retail price, Investment required. Estimated manufacturing cost per unit

Why is it important to select the right project before you begin working?

         It is important to select the right project between various alternatives because it is necesseray to select the project which will provide the gretaest benefits.As the company is going to invest it is time ,money and resources in to the project then it are important to select the right project.
        Project selection must be done by considering and evaluating all the possible projects.As different projects have different benefits , consequences ,advantages and disadvantage.

1. Why is it important to do a thorough and detailed job of needs identification?

   Needs identification is the initial phase of the project life cycle. It is important to thoroughly study the problem or opportunity in order to develop a quality RFP and/or quality solution and detailed job at this stage to identify the real needs of the company so time and resources are not wasted elsewhere.

Monday, 6 February 2017

NIJERYA HAKKINDA KISA BIR YAZI

            Nijerya, güney batı Afrika kıyısında, 3°57’ ve 13°54’ kuzey enlemleriyle 2°39’ ve 14°38’ doğu boylamları arasında yer alır. Doğusunda Kamerun, kuzeydoğusunda Çad, kuzeyinde Nijer ve batısında Benin devletleri yer alır. Güneyi, Gine Körfeziyle Atlantik'e açılır. Yüzölçümü yaklaşık olarak 923.773 km2dir.
            Nijerya, esas olarak dört coğrafi bölgeye ayrılır: Kıyıdaki mangrovlı (Afrika’da bataklıklarda yetişen bir cins ağaç) bataklık bölgesi, tropikal ormanlık bölge, Savana bölgesi ve kuzeydeki yarı çöl bölge
Yaklaşık 100 km kadar iç bölgeye giren kıyı bölgesi, hemen hemen 36.000 km2 lik geniş bir deltaya ve mangrov ağaçlarıyla dolu bataklıklara sahiptir. Bölgede yüzlerce nehir ve kolları mevcuttur. Nijerya toprakları, kıyılardan itibaren tedricen kesilmiş ve dağlık arazilerle kırılmış, hafif ondüleli bir yayla görünümündedir. Lagos’tan Kamerun sınırına kadar olan şerit, ekvatoral ormanlık araziyle örtülüdür.
Nijerya’nın ikinci ormanlık bölgesi, Savana bölgesidir. Ülkeyi baştan başa (yaklaşık 320 kilometreyi aşkın bir mesafede) kateden Nijer Nehrinin batı bölgesi, dağlık bir arazidir. Bu yüksek dağlar arasında Adamawa Dağları yaklaşık 80 km uzunluğundadır. Ülkenin en yüksek yeri, yine bu dağlar üzerindeki Dimlang Tepesi olup, yaklaşık 2042 metredir. Ülkenin güneydoğusunu ise Kamerun Dağlarının batı yamaçları örter ve bütün güneydoğu sınırı boyunca uzanırlar. Bu dağlar, ortalama 1500 m yüksekliğinde olup, bazı yerleri 2000 metreye ulaşır. Kuzey Nijerya ise nispeten yarıçöl olup Büyük Sahra Çölünün güneye doğru bir devamı şeklindedir
Nijerya federal bağımsız bir cumhuriyettir.Bir başkent yönetimi, federe devlet statüsündeki 36 eyalet ve bu eyaletlere bağlı 774 yerel birimden meydana gelir. Nijerya'nın üst düzey idari yapılanması 36 eyalet ve 1 federal başkent bölgesi (Abuja) şeklindedi.Devlet başkanı seçimle başa gelir. 
  Milliyet:Yorubalar: %20, Hausalar: %15,8, İbolar: %14,8, Pöller: %10,5, diğer Afrika kabileleri: %38.
  Din: İslam: %43,6, Protestanlık: %40,8 (Pentakostalizm: %18, Anglikanizm: %12,3), Katolikler: %9,3, Animizm: %5,9 .
Hristiyan nüfus ise kuzeye nazaran daha verimli ve ormanların yoğun olduğu güneyde yaşar. Nijerya'da Müslüman nüfusun dağılımı şöyledir: Hausalar %80, Yorubalar %4, Fulaniler %9, Kanurların ise tamamı Müslümandır. Nijeryalı Müslümanların geneli Maliki ve Hanefi mezhebine mensuptur. En az Müslüman Lagos'ta bulunur. Hristiyanların ise beşte üçü protestan, geriye kalan beşte ikilik kısım katoliktir. Nijerya'da az sayıdada Yahudi de vardır.
Dünyanın nüfus bakımından dokuzuncu ülkesi olan Nijerya, yaklaşık 140.000.000 nüfusuyla Afrika’nın en kalabalık ülkesidir. Nüfus artışının en yüksek olduğu ülkelerden biridir.
Halkın büyük bir bölümünü yerli kabileler teşkil eder. Ayrıca Avrupalı beyazlar da mevcuttur. Nüfus, birbirinden birçok bakımlardan farklı, yüzlerce çeşit gruplardan teşekkül eder. Bunların en güçlü ve geniş olanı Housa-Fulani kabileleridir. On dördüncü yüzyılda Müslüman olan bu insanlar idaresini ellerinde tutmaktadırlar. Ayrıca güneybatıda Yoruba, güneydoğuda İbo kabileleri de güçlüdür. Bundan başka Tıv, Iraw, İbibio, Efik veIfe kabileleri, sayıca kalabalık diğer kabilelerden birkaçıdır.
Kuzeyde bulunan ve ülke yönetiminde başrolü oynayan Hausa-Fulani kabileleri genellikle ticaret ve çiftçilikle uğraşırlar. Ülke idaresinde ve hayat tarzlarında, İslam kaidelerine bağlı kalırlar. Nijerya nüfusunun yarıdan çoğu Müslümandır. Ülkede, genellikle Avrupalı olan bir miktar Hıristiyan vardır. Bazı kabileler ise hala putperesttir. Müslüman Nijeryalıların kültür düzeyleri oldukça yüksektir. Ülke genelinde okuma-yazma oranı % 66.6’dır. Nijerya’da toplam 116 üniversite mevcuttur. Nijerya’da, yüzlerce çeşit kabile gruplarının, yine yüzlerce çeşit dili vardır. Bugün için Afro-Asyatik ve      
Nijer-Kongo ailelerinden gelme 300’den fazla yerli dil tespit edilmiştir. Ülke, uzun yıllar İngiltere zulmü ve sömürgesi altında kaldığı için, resmi daireler ve okullarda İngilizce kullanılmış ve ülkenin resmi dili haline gelmiştir. Bundan başka Arapça da konuşulmaktadır. Yerli dillerinin en yaygın ve sosyal hayatta tesirli olanları Hausa,Yoruba ve İbo dilleridir.
Kabileler arasında adet, örf, dil, din ve yaşantı bakımından birçok farklılık varsa da, ekonomik hayatta nüfusun çoğunluğu tarım ve ticarette birleşir. Birçok köy ve klanların yönetim unsurunun temelini, büyük ölçüde genişlemiş ve poligami türde aileler meydana getirir. Bu aileler politik, sosyal ve ekonomik sistemler itibariyle, aileye has bir organize ile, gıda üretiminde en güçlü olma amacındadır. Fakat bu aileler hiçbir zaman Avrupa’daki ayrıcalıklı zümreler halinde değildir ve aile reisleri veya klan başkanları bir Avrupa diktatörü şeklinde hareket etmezler.
Bugün için Nijerya, Afrika ülkelerine nazaran refah seviyesi yüksek olan bir ülkedir. Mevcut petrol yataklarından elde edilen gelirler, ülkedeki iç karışıklıkları önlediği gibi ülke insanlarına geniş iş imkanları sağlamıştır. Nijerya’nın başşehri Abuja’dır. Önemli bir ticari limanı Lagos'dur. Oldukça modern binalarla doludur. Milletlerarası bir havaalanına sahiptir. Ülkenin en büyük ve gelişmiş şehri Ibadan’dır. Önemli bir endüstri merkezi olup, Afrika’nın açık pazar bölgesidir. Diğer önemli şehirleri ise Sokoto Nehrinin doğusundaki Sokoto şehri, Kaduna Nehri üzerinde Kaduna şehri, Kano, Zaria, Port Harcourt, Jos Benin Nsukka, Oyo Yolo ve Mubi’dir.

Nijerya, tropikal iklimin tesirinde, yüksek sıcaklıkların olduğu bir ülkedir. Yıllık ortalama yağış miktarı, bölgeden bölgeye farklılıklar gösterir. Kıyıdan itibaren iç bölgelere doğru uzanan yeşillik ve ormanlık bölgeler, yılda ortalama olarak 1000 ila 1500 mm civarında yağış alır. Lagos civarında birkaç kilometre genişliğinde olan ekvatoral ormanlık arazi, doğu sınırına doğru 160 kilometreye kadar genişler. Bu bölge ve Nijer Nehri deltası, en güneyi yüzlerce tatlı ve tuzlu sularla beslenmiş, sert ve yumuşak tahtalı, kıymetli ağaç ceşitleriyle doludur. Kıyı bölgesinin nem miktarı yaklaşık % 75 civarında olup, en fazla yağışı mayıs ve haziran aylarında alır. Ortalama sıcaklık ise 29-30 °C civarındadır.
Savana bölgesiyse yılda ortalama olarak, en fazla ağustos ayında olmak üzere, 1000 mm yağış alır. Jos Yaylasında bu rakam, 1500 milimetreyi geçmektedir. Sıcaklık ise 28-33 °C arasında olup, mart-nisan aylarında 37 °C’ye kadar yükselebilmektedir. Kuzey bölgelerde çöl iklimi mevcuttur. Kış aylarında Büyük Sahradan güneye doğru şiddetli esen rüzgarlar, beraberlerinde toz ve kum getirirler.

          Ekonomi daha çok tarıma dayanır. Yerfıstığı, pamuk, palmiye ağaçları, sebze ve meyve türleri, kakao, kauçuk tahıl ürünleri, hurma ve yerfıstığı yağı, kereste ve kolacevizi bol miktarda üretilir. Kakao ve kauçuk üretiminde dünyanın altıncı ülkesidir. Ülke topraklarının % 25’i ekime müsaittir.
            1960’lı yıllarda bulunan petrol, Nijerya ekonomisini geniş ölçüde ferahlattı. Afrika’da hemen hemen en istikrarlı ekonomiye sahip ülkelerden biri haline geldi. Güneyde delta bölgesi, petrol yatakları bakımından oldukça zengindir. Dünyanın yedinci büyük petrol üreticisi durumunda olan Nijerya’nın ihracatının büyük bir bölümünü, petrol ve yan ürünleri teşkil etmektedir. Ayrıca doğal gaz bakımından da oldukça zengindir. 1980 yılında petrokimya ve doğal gaz tesisleri tamamlanmış ve rafineri sayısı arttırılmıştır. Nijerya ham petrolden başka ayrıca kömür, kalay, kireçtaşı, kolimbit ve demir madenleri de üretmektedir.
Mevcut nehir sularından, hidroelektrik santralleri kurmak suretiyle, elektrik enerjisi üretilmektedir. Bunlardan en büyüğü Kainiji Barajıdır.
İhracatının % 95’ini ham petrol teşkil eder. Çeşitli gıda maddeleri ve otomobil parça takımları, diğer önemli ihraç ürünleridir. Gıda maddeleri ihracatının büyük bir bölümünü kakao meydana getirir. Ayrıca tütün, palmiye ürünleri, yerfıstığı, pamuk ve soya diğer ihraç ürünlerini teşkil eder.
Nijerya, kereste, kauçuk ve hayvan derilerinden de büyük gelirler elde etmektedir. İhracatını daha çok İngiltere, Almanya ve Japonya’ya yapar. ABD, Almanya ve Hollanda’dan ise çeşitli makina, ilaç ve elektronik malzemeler, ithal etmektedir.
Kişi başına düşen milli aylık gelir 370 dolardır. İş gücünün % 60’ı tarım, % 20’si ticaretle ilgilidir. Doğal gaz ve petrokimya endüstrisi yanında, ormancılık, balıkçılık, tekstil, çimento ve sigara endüstrileri de önemlidir. OPEC üyesi olan Nijerya, büyük bir demir-çelik endüstrisine ve geniş bir inşaat sektörüne sahiptir.
 Bugünkü Nijerya topraklarında ilk yaşayanların, milattan 700 yıl öncesine rastladığı tahmin edilmekte; fakat bunların kimler olduğu hakkında kesin bir hükme varılamamaktadır. Nijerya’nın tarihini, Arapça yazılmış kayıtlara dayalı olarak, kuzey bölgelerde 9. yüzyıl başlarında kurulmuş, Konem-Boru ve batı bölgelerde de yedi Hausa şehir devletleriyle başlatmak mümkündür. On ikinci yüzyıldan itibaren kurulmaya başlanmış Yoruba veIfe krallıkları, 14. yüzyıldan itibaren İslamiyetin yaygınlaşması ile ortadan kalkmışlardır. İslamiyetin yayılmasıyla, mevcut şehir devletleri ve birçok kabile Müslümanlığa geçmiştir. Buna göre Kuzey Nijerya tamamen İslamlaşmış ve geri kalan bölgeler de İslamiyetin nüfuzu altına girmiştir. Nijerya’ya ilk olarak 15. yüzyılda Avrupa sömürgeciliğini getirenler, Portekiz ve İngiliz esir tüccarı denizciler olmuştur. Avrupalılar Nijeryayı başlıca köle ticaret merkezi olarak kullanmış olup Atlantik esir ticaretini başlamışlardır. 350 yıl kadar süren köle ticareti ile 20 milyona yakın Nijeryalı’nın esir olarak satıldığı tahmin edilmektedir.
İngiltere, 19. yüzyıl başlarından itibaren, Nijerya içişlerine karışmaya başlamış ve ilk olarak Lagos, 1861 yılında bir İngiliz kolonisi haline gelmiştir. 1885’te Gine Körfezi civarı, İngiltere’nin himayesine girmiştir. Bundan sonra İngiltere, Nijerya’yı iki himaye bölgesine ayırarak tek vali altında toplamıştır. Birinci Dünya Harbinden sonra başlayan milliyetçilik hareketleri, Nijeryalılar arasında yabancılara karşı isyan etme ve bağımsızlığı elde etme düşüncesini getirdi.
1950 yılında idare gücünü, merkezi otoriteyle üç ayrı bölgenin meclisleri arasında paylaştıran yeni bir federal sistem getirildi. 1954 yılında ilan edilen anayasa, kuzey, batı ve doğu bölgeleri güçlü bir merkezi hükümete bağlı olarak, Nijeryalılara sahip oldukları kanuni hakları verdi. İngiltere, iş başına kendi çıkarlarını koruyacak bir hükümeti getirmeyi planlıyordu. Ülkede üç büyük parti kuruldu ve 1959 yılında seçimler yapıldı. Bu seçimlerde kuzey bölgenin Nijerya Halkları Kongresi (NPC) kazandı ve parti lideri Ebubekir Tafawa Balewa başbakan oldu. Müslümanların çoğunlukta olduğu kuzey bölge iktidara gelince, ilk iş olarak 1960 yılında bağımsızlığı elde etti. Nijerya bundan sonra 1963 yılında Cumhuriyeti ilan etti ve akabinde 1965 yılında yeni seçimler yapıldı. Fakat bundan sonra Nijerya’da iç karışıklıklar başladı. 30 Mayıs 1967’de Doğu Bölgesi Biafra Cumhuriyeti adıyla isyan ettiyse de, Nijerya hükümeti dış güçlerin yardımıyla bu isyanı bastırdı. Fakat bu iç savaş 30 aydan fazla sürdü ve 20. yüzyılın en kanlı ve korkunç çatışmalarından biri oldu. Biafra bölgesi binlerce ölü ve birçok harap olmuş binayla doldu. 1970 yılından sonra olay yatıştı ve bu arada bulunan petrol yatakları Nijerya’nın hayatını değiştirdi. 29 Haziran 1975’te General Muhammed yeni bir askeri darbeyle iş başına geldi. Çok geçmeden 1976’da yapılan üçüncü ihtilal teşebbüsü başarısızlıkla bitti. Fakat, General Muhammed öldürüldü ve yerine, yardımcısı General Olesegun Obasanjo geçti. General İbrahim Babangida devlet başkanı olup, askeri bir rejim kuruldu. Bundan sonra Nijerya Federal Hükümeti, petrol gelirlerinin getirdiği refah düzeyi ile iç olayları önlemeye başladı ve bugün için Nijerya Afrika’nın en gelişmiş ülkelerinden biri haline geldi. 4 Temmuz 1992’de seçimlerle tekrar demokratik düzene geçilmeye ilk adım atıldı. Sivil yönetime geçiş tarihi olarak çeşitli zamanlar belirlendi ise de en son olarak 27 Ağustos 1993’e ertelendi.
Nijerya federal bağımsız bir cumhuriyettir.Bir başkent yönetimi, federe devlet statüsündeki 36 eyalet ve bu eyaletlere bağlı 774 yerel birimden meydana gelir.Devlet başkanı seçimle başa gelir. Parlamento iki meclisten meydana gelir. Ayrıca her eyaletin bir hükumeti ve eyalet başkanı olur. Eyalet başkanlarının ülke idaresindeki önemi çok büyüktür. Anayasaya göre devlet başkanı, eyaletlerin üçte ikisinin desteğini almak zorundadır. Millet Meclisi 360 sandalyeden meydana gelir. Senato 108 üyeden oluşur.
Nijerya, bağımsızlığından bu yana askeri darbelerin en çok yapıldığı ülkelerden olup günümüzde askeri rejim tarafından idare edilmektedir. 1992’de seçimler yapıldı. Sivil hükümete geçiş olarak 27 Ağustos 1993 tarihi tespit edildi.
2015 yılında gerçekleştirilen devlet başkanlığı seçimlerinde Muhammadu Buhari, görevdeki başkan Goodluck Jonathan'ı mağlup ederek ülkenin yeni devlet başkanı olmuştur.
·         



Sunday, 31 March 2013

BÖTE YOK OLACAK !!!!

Bundan 2-3 sene önce,  bir BÖTE bölümü mezunu olarak  pek çok paylaşım ortamında “BÖTE bölümü artık  can çekişiyor, 10 sene içinde  hiç bir değeri kalmayacak”  dediğimde, pek çok BÖTE ‘liden tepki aldım. Geleceği bilişim ve bilgisayarda görenler, eğitimde her zaman için BÖTE bölümüne ihtiyaç duyulacağını hatta ilerde değerinin daha da artacağını söylüyordu. Nitekim haksız da değillerdi.
Ancak biraz eskilere gidelim. Bizim , bu bölümü ÖSS tercih listesine yazdığımız zamanlara 2000′li  yılların başına. O zamanlar okulların pek çoğunda internet yoktu yeni yeni bilişim sınıfları o zamanki adıyla bilgisayar laboratuarları kuruluyordu. Dünyayı çoktan sarmış olan bilişim ve internet furyası, ülkemize giriş yapmış ve hızlı bir şekilde yayılmaya başlamıştı. İnsanlar evlerine bilgisayar almaya, dial-up modemlerle internete bağlanmaya başlamıştı.
İşte o zamanlar BÖTE bölümü yani Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği cazipti.  Geleceği olan, hızla yaygınlaşan bir meslekti. Ancak MEB’ den tutun, BÖTE bölümünün kendi hocaları da dahil, üniversite camiası, “bu bölüme ne öğretilecek, mezunlar nasıl istihdam edilecek, okullarda görevleri ne olacak, ne öğretecekler” sorularına en ufak bir cevapları dahi yoktu. Herkesin kafasında bu bölümün ilerde parlayacağı ve gelecekte çok ihtiyaç duyulacağı bir meslek olacağı fikri hakimdi ancak bu fikirlerin çerçevesi yoktu, ütopya gibiydi.

Belki bu sebeplerden dolayı bu cazip bölüm, tercihlerde taban puanı yükselen  bir bölüm haline gelmişti. O zamanlar BÖTE bölümüne girdiğim puanla pek çok mühendislik ve anadoludaki ücra tıp bölümlerine girebiliyordum. Öğretmenlik bölümlerinde ise puan sıralamasında bir numaraydı.  Bu sebeplerden dolayı ben gibi pek çok arkadaşım bu bölümü tercih etti.
Fakat pek çok BÖTE’Li gibi biz de bölümde umduğumuzu bulamadık. Fizik, Kimya, Biyoloji gibi Fen Edebiyat derslerinin  kredisi meslek derslerinden daha fazlaydı. Diğer derslerimiz ise, Eğitim Psikolojisi ve Kuramlar üzerine idi. Eğitim Teknolojisi, Öğretim Teknolojileri gibi derslerimiz de olduysa da , bir türlü kendimizi dolduramadık, bir BÖTE’li gibi hissedemedik. Zaten bölüm hocalarının pek çoğu Eğitim, Fen-Edebiyat mezunu idi.  Pek çoğu bilgisayar denen aleti, bizden daha sonra görmüşlerdi, birazı da hiç kullanmayı bilmiyordu.  Bazı arkadaşlar bilgisayar ve teknik konularda kendilerini geliştirdiler. Programlama, web tasarım, grafik..vs öğrendiler. Öğretmen olmaktansa başka sektörlere kaymayı düşündüler.
Hasbelkader geçen bu 4 senenin sonunda, KPSS denen o sınava girmiş ve atamamızı beklemeye başlamıştık.  Allah’tan o senelerde BÖTE mezunları, hayli fazla atanıyorlardı.  Anadolu’nun çeşitli yerlerine çeşitli okullarına atandık bizler de.
Bilgisayar öğretmeniydik, sonraları bilişim teknolojileri öğretmeni dendi. Kimimizin bilgisayar laboratuarı yoktu, kimimizin okulundaki bilgisayarları eskiydi.  Önce haftada 2 saat ders vermeye başladık. Windows anlattık, Word anlattık.  Sonra dersimizi 1 saate düşürdüler ve notu da kaldırdılar. Önce öğrencilere söylemedik ancak, çocuklar karnesinde “BİLGİSAYAR” dersini göremeyince onlar da bu gerçeği anladılar: “Eften püften bir dersin eften püften bir öğretmeniydik…”  Ayrıca, okulun teknik ve bilumum tamir -onarım işleri de cabasıydı. Pek çok takım elbiseyi kirlettik, eskittik, yırttık, kasanın içine RAM takarken ya da müdürün yazıcısını onarırken. Ya da müzik öğretmeninin eşinin labtopuna defalarca windows kurduk.
Sonra formatörlük denen birşeyden haberimiz oldu, hemen yazıldık görev aldık.  Önceden yaptığımız bu onarım- tamir işlerinin karşılığında artık para da alabilecektik. Artık işimizin adı belliydi.  Hepten öğretmenliği unuttuk, bir elimzde pense ötekisinde toz bezi oradan oraya koşuyorduk.
İşte böyle bir şey idi Bilişim Öğretmeni olmak ya da BÖTE mezunu olmak. Önce atama sayısı gitgide düşmeye başladı. Sonra ilköğretimde not kaldırmanın yanında  4. ve 5. sınıflar için dersimizi kaldırdılar. Çok geçmedi liselerde de ders seçmeli oldu.  Bilişim öğretmenleri bakanlık önünde yürüdüler..vs
FATİH projesi çıktı. Öğrencilere tablet bilgisayar, her sınıfa akıllı tahta kurulması planlandı. Bilişim öğretmeni sevindi,” iyi ki BÖTE bölümünü seçmişim, bu bölümde gelecek varmış ”  dedi.
Fakat aslında BÖTE bölümü gitgide dibe batıyor.  MEB, bilişim derslerini çoktan gözden çıkarmış gibi görünüyor. Zaten bu dersin öğretmenine de gerek yoktu, zira her alandaki öğretmen, dersini bilgisayar-akıllı tahta ikilisiyle pekala işleyebilir. Formatör öğretmenlik ise bir nevi görevlendirme teknikerlik, 2 yıllık MYO mezunu bir memur tüm okulun bilşim altyapısıyla ilgilenebilir..
Akademik anlamda ise, BÖTE ne yazık ki can çekişiyor  Hala ve hala ,  ”bilgisayar öğretmeninin yeterlilikleri, öğrencilerin beklentileri” gibi abuk ve sabuk tezler, makaleler çıkıyor.5 sene önce yapılmış bir tez, makale, azıcık sağından azıcık solundan değiştirilip servis ediliyor. Bilişim gün be gün değişiyor, yenileniyor, ilköğretim öğrencisi , öğretmeninin FACEBOOK hesabını hackliyor,  ama BÖTE yüksek lisans – doktora öğrencisi,  klavyeden, mausdan tez yapıyor, bunu bir güzel sunuyor, yurtdışı , yurtiçi dergilerde yayınlıyor. “Ama nasıl? “diye sormayın. Bu da başka bir yazı konusu olsun.
Yukarda da bahsettiğim gibi akademik manada BÖTE zaten bitti. Yeni teknoloji yeni uygulamalar, yeni.. adına hiç bir şey yok… Belki bu durumu gören BÖTE bölümleri, artık yüksek-lisans doktora  bölümlerine Matematik’ten, İşletme’den… öğrenci alıyorlar.  Belki yeni birşeyler çıkar diye ümit ediyorlar.
MEB’de de bilişim öğretmenliğinin biteceğini dile getirmiştik. Ancak FATİH projesi, insanlarda bir ümit ışığına neden oldu. Fakat bugün okuduğum haber, bu ümitleri de çöpe atar:
http://www.guncelegitim.com/haber/4418-okul-2012de-bilgisayar-siniflari-kaldiriliyor.html
Acı ama yakında okullarda bilişim teknolojileri öğretmenlerine de gerek kalmayacak gibi görünüyor.  Yukarda da bahsettiğim gibi dersin öğretmeni, dersinde teknolojiyi zaten kullanacak.
Belki de formatör öğretmenliği kendi başına bir kadro yapacaklar. Okulun teknik – pis işlerini yapan bir görevli olarak
Peki BÖTE mezunlarının yüzde kaçı, derse dahi girmeden, formatörlük altında okulların teknolojik alt yapısıyla ilgilenmeyi kabul edecek? Belki çoğu kabul edecek başka seçenekleri olmadıkları için.
BÖTE bölümü hocaları, öğrencilerine bu durumu nasıl açıklayacak? Onları nasıl gaza getirecek?  Nasıl “Aslanlarım 2000li yıllarda sizlere ihtiyaç olacak” diyecek? Ya da “Boşa kariyer düşünmeyin, anadolunun ücra bir köşesine öğretmen olarak atanacaksınız, sizi yüksek lisansa, doktoraya öğrenci olarak almayız, başka bölümün öğrencileri dururken”  diyebilecekler mi ? Geleceğin bölümü BÖTE, ne olacak?

Thursday, 14 March 2013

telnet nedir? telnet ne işe yarar?

İki veya daha fazla bilgisayarın biraraya gelerek oluşturdukları yapıya bilgisayar ağı (Network) denir. Ağa bağlı tüm bilgisayarlar birbirleri ile iletişim kurabilirler, aynı kaynakları birbirleriyle paylaşabilirler.
Bir bilgisayarın ağa bağlanabilmesi için temel ağ gereksinimlerini yerine getirmesi gerekir. Aşağıdaki resimde üç bilgisayardan oluşan bir ağ vardır. Her bilgisayarın ağa bağlanabilmesi için bir ağ kartı (network card), iletişim kablosu (coax, fiber, UTP veya diğerleri) ve ağımızı büyütmek için kullandığımız switch, router gibi cihazlar bulunmaktadır.
simple_network
Tüm bilgisayar ağını yöneten ve hizmet veren bir sunucu (server) bilgisayar ve bu sunucuya bağlı iş istasyonları (workstation) bulunur. İş istasyonları bu örnekte olduğu gibi kişisel özellikli bilgisayarlar veya ana sisteme bağlı terminaller olabilir. Ağa bağlanmak için kullanılan bu donanım parçaları ve yazılım ya satın aldığınız bilgisayarın üzerinde gelebilir veya siz daha sonra kendiniz sağlayabilirsiniz. Yalnız daha sonra alırken hem donanım parçalarının hem de yazılımın mevcut sisteminiz ile uyumlu olmasına çok dikkat etmeniz gerekir. Örneğin ağ yapınız ETHERNET yapı ise ağ kartınızında ETHERNET kartı olması gerekir. İletişim kablosu ise sizin yaptığınız işlemler ile doğrudan ilgilidir.
Bilgi transfer hızı çok yüksek olan bir işlem yapıyorsanız oldukça yüksek kapasiteli kablolar kullanmanız gerekir. İletişim hatları genellikle ilgili ülkenin telefon şirketleri tarafından döşenmekte ve onlar tarafından düzenlenmektedir. İletişim kabloları yerine bazen kablosuz iletişimde yapılmaktadır. Özellikle devamlı hareket halindeki noktalar için kablosuz iletişim büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Hareket halinde bulunun otomobil, otobüs veya kamyonun nerede olduğu ilgililerce bulunabilir. Herhangi bir polisiye olayda bu yöntem ile en yakın polis araçlarının olaya müdahele etmesi sağlanabilir. Veya otobanda giden bir arkadaşınız arabasının nerede olduğunu bulabilirsiniz.
Ülkelerin arasında çok büyük uzaklıklar varsa iletişim nasıl olur?
Ülkelerarası iletişimde eğer mesafe çok fazla ise yerden geçen kablolar yerine uydular kullanılmaktadır. Uydular sadece veri transferinde değil görüntü transferinde de kullanılmaktadır. Uyduların bilgisayar ağlarında kullanılmaları ile artık uzaklıklar ortadan kalkmakta ve dünya hızla küçülmektedir.
Bilgisayar ağlarında sadece aynı marka bilgisayarlar mı bulunur?
Bilgisayar ağları sadece aynı yapı ve özelliklere sahip bilgisayarlar arasında olmaz. Farklı yapı ve özelliklere sahip bilgisayarlar aynı bilgisayar ağına bağlanabilirler. Yapıları farklı olsa bile birbirleri ile iletişim kurabilirler.
Evinizde bir bilgisayarınız olduğunu düşünelim. Başka şehirde bulunan arkadaşınız ile bilgisayar yardımı ile görüşmek istiyorsunuz. Fakat arkadaşınızın bilgisayarı da farklı marka ve yazılıma sahip. Bu durumda siz arkadaşınızla bilgisayar yardımı ile görüşebilir misiniz?
Elbette görüşebiliriz. Her marka bilgisayar ile her türlü işletim sistemi gerekli donanım ve yazılım alt yapısına sahip ise bilgisayar ağına bağlanabilir. Bilgisayar ağlarının en önemli özelliklerinden birisi de kaynak paylaşımıdır. Bilgisayar donanım parçaları genellikle pahalı cihazlardır. Bir bilgisayarda kullanabileceğiniz tüm kaynakları satın alamayabilirsiniz. Peki o zaman bu donanım parçalarını hiç mi kullanamayacaksınız. İşte burada bilgisayar ağları yardımınıza koşar. Diyelim ki "Bilgisayarın Eğitimdeki Önemi" konulu bir araştırma yaptınız. Çok güzel bir rapor hazırladınız. Bunu kağıda döküp çoğaltarak ilgililere teslim edeceksiniz. Bu nedenle oldukça kaliteli çıktı almak istiyorsunuz. Bu tür yazıcı da siz de yok ise bu yazıcının bağlı olduğu bilgisayar ağını kullanarak siz dökümünüzü alabilirsiniz. Bu paylaşım sadece yazıcılar için değil tüm bilgisayar kaynakları için geçerlidir.

Tuesday, 18 December 2012

günlük plan bilgisayar dersi


AMASYA CUMHURİYET İLKÖĞRETİM OKULU BİLGİSAYAR DERSİ
GÜNLÜK PLANI

BÖLÜM I
Tarih

Dersin Adı
BİLGİSAYAR

Sınıf

6A,6B

Ünitenin Adı / No

1-Bilgisayarı Tanıyalım

Konu

Bilgisayar ve kullanım alanları

Önerilen Süre

40’+40’

BÖLÜM II

Öğrenci Kazanımları / Hedef ve Davranışlar

Hedef: Bilgisayar sistemini tanıyabilme
Davranış :
1.  Bilgisayarın  günlük hayattaki önemini söyleme
2.   Bilgisayarın nerelerde ve hangi amaçlarla kullanıldığını söyleme.

Ünite Kavramları ve Sembolleri / Davranış Örüntüsü

Öğretme-Öğrenme-Yöntem ve Teknikleri

Anlatma, soru – cevap, gösteri.
Kullanılan Eğitim Teknolojileri-Araç, Gereçler ve Kaynakça
v Öğretmen
v Öğrenci
Ders kitabı, bilgisayar.
Öğretme-Öğrenme Etkinlikleri:
v Dikkati Çekme
v Güdüleme
v Gözden Geçirme
v Derse Geçiş
v Bireysel Öğrenme Etkinlikleri (Ödev, deney, problem çözme vb.)
v Grupla Öğrenme Etkinlikleri (Proje, gezi, gözlem vb.)
v Özet
1. Bilgisayarın günümüzde taşıdığı önem anlatılacak
2.                                                       Öğrencilere bilgisayarı nerelerde gördükleri sorulacak.
3. Okul, Ev, İşyeri vb. yerlerde bilgisayarın hangi amaçlarla kullanıldığı anlatılacak

BÖLÜM III

Ölçme-Değerlendirme

v Bireysel öğrenme etkinliklerine yönelik Ölçme-Değerlen­dirme
v Grupla öğrenme etkinliklerine yönelik Ölçme-Değerlen­dirme
v Öğrenme güçlüğü olan öğrenciler ve ileri öğrenme hızında olan öğrenciler için ek Ölçme Değerlendirme etkinlikleri
Bilgisayar  günümüzde hangi alanlarda kullanılır?

Bilgisayar kullanılan yerlerde, insanların işlerinde ne gibi kolaylıklar oluyor?

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi



BÖLÜM IV
Plânın Uygulanmasına İlişkin Açıklamalar





ERDAL DİNÇER                               ERDAL DİNÇER
BİLGİSAYAR ÖĞRETMENİ                      OKUL MÜDÜR V.
                                                                                                                       

Monday, 17 December 2012

dropbox nedir?


Dropbox Nedir ve Nasıl Kullanılır?

Son birkaç yılın en önemli teknolojilerinden biri şüphesiz ki "Cloud Computing". Bu teknolojininde en güzel kullanımlarından biri ise Dropbox. Dropbox'u en kısa tanımıyla dosya paylaşım platformu olarak tanımlayabiliriz. 

Artık bilgisayar kullanıcıları dosyalarına her türlü platformdan online olarak ulaşmak istiyorlar. Eğer birden çok bilgisayar kullanıyorsanız, bu dosyaların senkronizasyonu günümüzde önemli bir hal aldı.
Örneğin, bilgisayarınızdaki bir dosyaya, anında telfonunuzdan ulaşabilmek çok sık ihtiyaç duyulan bir özellik haline geldi.

Bu senkronizasyonu ise Dropbox aracılığıyla yapmak hem çok kolay hemde ücretsiz (2 GB'a kadar). Öncelikle yapmanız gereken Dropbox'un sitesine girip bir account yaratıyorsunuz. Daha sonra ise siteden bir uygulama indiriyorsunuz. (14 MB kadar) Uygulama yüklenirken size belirli bir dosya yeri soruyor. Kurulum bittikten sonra o dizindeki (folder) bütün dosyalar otomatik olarak internetle senkronize olacak. Daha sonra bu dosyalarınızı internetten Dropbox sitesine girerek de görebilirsiniz.

Siteden iPhone, Blackberry, Android için olan uygulamaları telefonunza yükleyerek dosyalarınıza mobıl olarak erişim sağlayabilmenizde mümkün.

Ücretsiz olarak 2GB yer sunan dropbox kapasitenizi isterseniz ücretli olarak artırabilmeniz mümkün. Kapasitenizi artırmanın bir başka yolu ise arkadaşlarınıza Dropbox'u önermek. Her getirdiğiniz kullanıcı için 250 MB yer kazanıyorsunuz (8 GB'a kadar).